Güvenli bağlanma destekli okul başlangıcı
Çocukların hayatlarında ilk defa gördükleri yetişkinlere sezgisel bir geri durma göstermeleri bağlanma açısından baktığımızda gayet doğal ve sağlıklı. Kimilerimiz bunu utangaçlık olarak tanımlayabilir. Ancak bu doğanın insan yavrusunu korumasının bir yöntemi. Yabancı bir insan yaklaştığında çocuğun ebeveyninin arkasına saklanması, utangaç tavırlar sergilemesi doğal bir içgüdü. Ebeveynin o yabancı ile konuşup, ona gülümsediğini görmesi ile çocuk bu kişinin düşman değil, güvenli bir kişi olduğunu anlar ve ilişkiye girmeye hazırlanır.
Ebeveyn her şekilde hayatlarına yeni katılan birini; doktor, dişçi, yeni bakıcı, öğretmen kendisi tanıştırmalı ve çocuğa o kişinin güvenli bir büyük olduğunu göstermeli.
Nasıl mı?
Ebeveyn çocuk ilişkisi hiyerarşik bir ilişki. Ebeveyn her zaman yeni biri ile çocuk karşı karşıya geldiğinde bu konumunu korumalı. O kişi ile tanıştırmayı ebeveyn yapmalı. Yabancının çocuğun yanına gelip onu elinden tutup götürmesini normal görmemeliyiz.
O yeni kişiyi çocuğumuza tanıştıran biz olmalıyız. Bu tanıştırma bizim o kişiye gösterdiğimiz yakın ilişki ile başlar. Bizim o kişiyle el sıkışmamız, ona gülümsememiz, nasıl olduğunu sorup cevabını almamız ile çocuk bu kişinin güvenli biri olduğundan emin olur. Eğer o kişiyi sevmediysek, o kişiye karşı bir rahatsızlık duygumuz var ise çocuğumuz bunu sezer. Yanlarında bu rahatsızlığımızı konuşalım ya da konuşmayalım bizim rahatsız olduğumuz biri ile bağlanmalarını bekleyemeyiz. Eğer bakıcıyı sevmiyorsam, çocuğumun bağlanmasını bekleyemem. Öğretmen beni rahatsız ediyorsa, çocuğumun o öğretmene bağlanmasına yardımcı olamam. Bağlanma olmadan ise okul geçişi olmaz.
Çocuğumun okula gitmek istemesi, okulu sevmesi, arkadaşları ile vakit geçirmek istemesi gibi konuların ön şartı hep öğretmeni ile bağlanmasından geçiyor. Yuva gibi daha küçük çocukların gittikleri okullarda küçük sınıfların olması ve bir ya da iki öğretmenin çocuklarla ilgilenmesinin en büyük avantajı bu bağlanma geçişini çocukların daha rahat yapabilmeleri. Tuvalet, yemek gibi ihtiyaçlara destek olan kişilerin de bu öğretmenlerin olması önemli. Çocuk sabah girdiği an okula geçiş,i ebeveynden kendisine gülümseyen, kendisini keyifle karşılayan aynı öğretmen ile bir hafta boyunca her gün yaptığında okula alışmasını bekleyebiliriz. Kalabalık sınıflar, pek çok farklı öğretmen, tuvalet gibi en hassas ihtiyaca destek vermeye çalışan başka bir yabancı, hatta bir de servis şoförü, hostes bağlanma konusunu hep zorlaştıran öğeler.
Akşam okuldan ayrılırken de çocuğun aynı öğretmen ile uğurlanıp, ebeveyne geçiş yapması, okul geçişini kolaylaştıran bir başka önemli unsur. Ritüeller önemli. Ebeveynin ayrılırken, öğretmenin karşılarken ve uğurlarken söyledikleri değerli. Bunlar “merhaba, hoşça kal” gibi basit sözcüklerden, “seni görmek çok güzel” gibi cümlelere, el sıkışma, elin üzerinden öpücük kondurma gibi çeşitli hareketlere kadar çeşitlilik gösterebilir. “Ben yokken zorlandığında öğretmenine gidebilirsin”, “öğretmeninden yardım isteyebilirsin” gibi rahatlatmalar sabah öğretmenin yanında söylenen bir başka ritüel parçası olabilir. Çocuklar için bağlanma figürleri strese girdiklerinde destek aldıkları kişiler. Çocuk bağlandığı kişinin kucağına gider, ona ağlar, ona sarılır. Öğretmeninin ebeveyni yokken bağlanma figürü olduğunu ve strese girdiğinde ona gidebileceğini bilmesi çocuk için kritik bir rol oynar.
Bir diğer konu ise ebeveynin çocuğuna öğretmeninin onun hakkında söylediği iyi şeyleri, ortak noktaları anlatması. Aynı şekilde çocuğun öğretmeni ile ilgili söylediği güzel şeyler de öğretmenle olan toplantılarda paylaşılabilir. Bu paylaşımlar bağlanmanın önemli parçası olan aynı olma, benzer olma hallerini yüzeye çıkarır. Bağlandığımız kişiler gibi olmak isteriz, bağlandığımız kişileri modelleriz.